Anadolu, insanlığın uygarlaşma serüveninde, bir başka deyişle ilk köylerden karmaşık kentli yaşam biçimine ulaşmada önemli adımların atıldığı bölgedir. Günümüzden yaklaşık 9 bin yıl öncesinde başlayan bu süreci anlamaya, toplumların doğaya karşı verdikleri yaşam savaşını, günlük alışkanlıklarını, sosyal ilişkilerini ve inançlarını öğrenmeye çalışırken, onlardan kalan izleri göz önünde tutarız. Bunun için yerleşim yerlerini, tapınakları, mezarlıkları, yarı göçebe yaşam alanlarını ve doğal çevreyi araştırır; buralarda ele geçen buluntular yardımıyla insanoğlunun serüvenini, yani tarihi yorumlarız. Bu sürecin en önemli tanıkları ise, şüphesiz insanın üretimi olan günlük araç-gereçtir.
Toplumsal yaşamdaki gelişmelere paralel olarak değişip, şekillenen, antik dönemin günlük hayatına kapı aralayan ‘Toprağın Mirası’ sergisi, Neolitik dönemden Selçukluya dek uzanan arkeolojik koleksiyonumuzdan özenle seçilerek tasarlandı.
Antik dönemlerde insanların gündelik hayatında kullandığı, yemeğini pişirdiği, suyunu, şarabını, zeytinyağını koyduğu, içinden yemek yiyip, içeceğini yudumladığı gündelik kaplardan; mezarlara armağan olarak bırakılan kaplara ya da tanrılara sunulan adaklara değin, çok geniş bir yelpazede sunulan bu sergi ve anlattıkları, Anadolu’nun sayısız ve eşsiz öykülerinden yalnızca biri. Ortak geçmişimizin temel noktalarına şahitlik etmiş eserlerden oluşan ‘Toprağın Mirası’ sergimizi sizlerle paylaşıyor olmaktan keyif duyuyoruz.